30 Mayıs 2012 Çarşamba

AKŞAM YEMEĞİNE MİSAFİR...? YEMEĞE NE YAPMALI...?

Merhaba arkadaşlar... Postlarım arasında en çok misafir soframa olan ilginiz beni memnun etti. Yemek, kurabiye, pasta işlerine mi girişsem diye düşünmüyor değilim :) Boş durmayı sevmiyorum, bir şeyler üretebilmek ve bunun beğenisini görmek beni çok ama çok mutlu ediyor. Henüz blog dünyasında yeni olsam da, şimdiden farkındayım ki; bloğuma bir şeyler yazmak beni çok mutlu ediyor. Benimkisi her telden, ortaya karışık bir blog... Ben seviyorum böyle olmasını; çünkü sırf moda blogları, ya da sırf yemek, seyahat, şiir blogları beni sıkıyor. İçinde her şeyden birazcık olması, farklılıkların olması beni daha çok çekiyor kendine bu ortaya karışık bloglarda :) Modayla başladım evet; kıyafetleri birbiriyle yakıştırabilmek, renkleri farklı alternatiflerle kullanabilmek benim hoşuma gidiyor. Ama bloğumu sadece bununla sınırlı tutmak istemiyorum. Bu benim kişisel bloğum ve eğlenceli bir şekilde süsleyebilmeliyim, özgür olabilmeliyim. Blog da bize bu fırsatı veriyor zaten :)

Neyse gel gelelim ki bu haftasonuna kısmetse misafirlerim var :) Misafir ağırlamayı çok seviyorum. Her ne kadar deli gibi stres olsam da, inanın vaktimin hep sınırlı olmasından. Alalacele temizlikti, yemekti  istediklerimin hep altında kalıyor. Tabi bana göre, yani misafirlerim yemek sonunda tarif istediklerinde eşim masanın altından ayağımı dürtüyor: Bak 'istediğim gibi olmadı işte' diye yakınmalarıma cevap olaraktan :) 

Şuan kafamda tasarladığım bir iki şey dışında menüyü oluşturamıyorum. Farklı şeyler yapmak istiyorum ama ilk deneyimimi misafirlerim için yapmamın ne kadar doğru sonuçlar çıkarabileceğini kestiremiyorum. Bu kez daha çok sofra süslemelerine önem vermek, değişik bir süsleme yapmak istiyorum, fakat onun için de alışverişe çıkıp değişik süslemeler bulmam gerekecek. Ayy ne kadar yakındım; ama anlayın gerçekten misafirlerimi çok çok güzel ağırlamak ve memnun etmek benim için çok önemli. Süslenmiş bir sofra, uğraşılmış yemekler, karşındaki insana ne kadar değer verdiğini gösteriyor bence.

Netten bir kaç süslü sofra buldum. Bu misafirler için değil de, daha çok eşinizle güzel bir yemek için hazırlanabilir. Sizinle paylaşmak istedim, çok şirin, romantik renkler ve desenler...


Şu mum olayına da bayıldım; daha önce hiç aklıma gelmemişti böyle bir şey. Ama sade ve şık duruyor kesinlikle...



Misafirler için çok mu romantik kaçar diyorsunuz? :D Belki masada değil de evin farklı yerlerinde durabilir. Mesela konsolun üzerinde. Bunu denemek istiyorum.

Salata yerine küçük atıştırmalıklar daha çok hoşuma gidiyor. Örneğin bu zeytinyağlı, sarımsaklı kırmızı biber sarmasından yapabilirim diye düşünüyorum. Ne dersiniz?


Benim  havuçlu, kabaklı salatamda meşhurdur. İçine de bol ceviz ekledim mi harika oluyor. Belki yine yapabilirim. Tüm yaptıklarımı sizin için fotoğraflayacağım Allah kısmet ederse. 

Çocuklar için yapılan bu süslü mamalara da bayıldım. Kahvaltı sofralarına, hele ki çocuklu misafirleriniz gelecekse; yapılabilecek değişik süslemeler var. Çocuklarınız bunlarla oyalanıp, aynı zamanda keyifle yemeye çalışırlarken, siz de rahatça kahvaltınızı yapabilirsiniz diye düşünüyorum :) Çocukları da düşünüp, onlara da böyle sevimli şeyler sunabiliriz.





                                Şimdilik benden bu kadar, takipte kalın :)


28 Mayıs 2012 Pazartesi

ŞAL HEDİYELİ YARIŞMAAAA :)

YARIŞMA ZAMANIIII!!! KOMBİN YARIŞMASINA VAR MISINIZ? ÜSTELİK ŞAL HEDİYELİ :)
HEM DE FACEBOOK' TA ÖNERİP PAYLAŞANLARA DA HEDİYE VAR :) NE DERSİNİZ???
 ŞAL HEDİYELİ YARIŞMA!!!

ARKADAŞLAR KOMBİN YARIŞMASINA KATILMAK İSTEYENLER; KOMBİNLEDİKLERİ KIYAFETLERİNİ (eşarbından,aksesuarına; ayakkabısından çantasına; nasıl isterlerse) FOTOĞRAFLAYIP minikatolyem@gmail.com ADRESİNE ATABİLİRLER.YALNIZ YAPMANIZ GEREKEN Minik Atölyem' İ FACEBOOKTA EKLEMENİZ, YARIŞMA LİNKİNİ DUVARINIZDA PAYLAŞMANIZ VE EN AZ 10 ARKADAŞINIZA Minik Atölyem' İ ÖNERMENİZ. BÖYLELİKLE
KOMBİNLERİNİZ OYLAMAYA KATILABİLECEK. VE ALBÜMDEKİ BEĞENDİĞİNİZ BİR ŞALIN SAHİBİ OLACAKSINIZ.

HEM DE EKLEYİP, HERHANGİ BİR HEDİYE VEYA YARIŞMA LİNKİMİZİ DUVARINDA PAYLAŞANLAR İSE; EL YAPIMI KOLYE VE BROŞUN SAHİBİ OLACAKLAR. KOMBİNLERİNİZİ HAZIRLAMAYA BAŞLAYIN :)
(fotoğrafları kolajlayıp yollayabilirseniz bana çok yardımcı olmuş olursunuz)

KOMBİNLERİ İSTEDİĞİNİZ ZAMAN YOLLAMAYA BAŞLAYABİLİRSİNİZ VE 17 HAZİRAN PAZAR GÜNÜ SAAT 23.00' A KADAR YOLLAYABİLİRSİNİZ. KOMBİNLERİNİZİ ÜZERİNİZDE DEĞİL, YERDE KOMBİNLEMENİZİ RİCA EDİCEM. GÜZEL,ZEVKLİ KOMBİNLERİNİZİ BEKLİYORUM :)

23 Mayıs 2012 Çarşamba

MİSAFİR SOFRASI

Geçen akşam çaya misafirlerim vardı. Kalabalık olacağımız için masaya hazırladım. Bu kez yemek masası değil, çay masası oldu :) Çok da iyi oldu; çünkü kalabalık olunduğunda en iyisi böyle. Herkesin eline tek tek tabak vermek, yok sehpa çıkar, yok çayları takip et çok zor oluyor. Yeni moda bu; açık büfe gibi masanın üstünde her şey, herkes istediğinden dilediği kadar alsın :)

Mercimekli haşhaşlı börek yaptım misafirlerime. Bunları fotolayamadm, ama bu böreği kesinlikle denemelisiniz. İsteyenler için tarifi aşağıda :) Bir de patatesli mayalı börek ve mantar kurabiye yaptım. Gelenlerinde bir şeyler getireceğini bildiğim için abartmadım menüyü. Ayrıyetten salatalıkları dilimleyip, üzerilerine yaptığım haydariyi paylaştırdım ve naneyle süsledim. Kenarlarını da küçük domateslerle renklendirdim. İşte ortaya çıkanlar :

 





          












              

                 

                                                                             :)
         Alalacele yapmama rağmen çok da fena olmadı. Pratik şeylere her zaman ihtiyacımız var :)


MERCİMEKLİ HAŞHAŞLI BÖREK:
  • YAŞ HAŞHAŞ ( her markette bulunmuyor)
  • MERCİMEK
  • SIVIYAĞ
  • YUFKA
  • KARABİBER
  • TUZ         
  • YUMURTA SARISI 
İç harcımız için; mercimeği haşlayıp pişirdikten sonra içine tuz ve karabiber atıp karıştırıyoruz. Haşhaşı da bir kasede sıvıyağ ile seyrelttikten sonra, sigara böreği şeklinde kestiğimiz yufkaların içine bolca yaydırıyoruz. Sıvıyağını baya koymamız gerekiyor ki haşhaşı seyreltsin ve sürümü kolay olsun. İçine mercimeği bolca koyup sarıyoruz. Üzerlerine de yumurta sarısını sürüp fırında pişiriyoruz. Harika oluyor, her gelen tarifini mutlaka isteyecektir :)

22 Mayıs 2012 Salı

ESKİŞEHİR TURU

Gel gelelim doğup büyüdüğüm, 24 yılımı geçirdiğim, memleketim Eskişehir' e... Haftasonu 2 günlük seyahatimizde, küçük bir Eskişehir turu yaptık. En sevdiğim yeri, asıl Eskişehir dediğim yeri; Odunpazarı... Televizyonda Eskişehir' in tanıtımı yapılırken ilk Odunpazarı' ndan bahsedilir. Çünkü ilk yerleşim orda başlamış ve hala eski değerlerini bir nebze de olsa taşıyabilmekte. Tarihi evler restore edilmiş ve butik oteller ya da restaurantlar haline getirilmiş. 







Pek çoğunda hala senelerdir oturanlar var ve mahhalle kültürü devam etmekte. En çok hoşuma gideni de bu. Kadınlar sokaklarda rahatça oturup örgülerini örmekte ya da belediyenin onlara sağladığı imkanlardan faydalanarak el emeği ürünlerini stand açarak satabilmekteler. Ben de bu deneyimi yaşamadım değil. Üniversite okurken belediyeye başvurmuştum ve stand açmaya hak kazanmıştım. Haftasonları, birkaç ay kadar burada, yaptığım takıları satma fırsatım olmuştu. Turlar geliyor, hediyelik eşya almak istiyorlar ve yaptığınız şeyleri beğenip almaları o kadar güzel bir duygu ki; ben çok eğlenmiştim o dönemlerde. 


Ayrıca yine el emeği dükkanlardan oluşan bir külliyemiz var. Burada da yine her şey el emeği, göz nuru. Ebru, tezhip, minyatür, takı tasarım, halı dokuma ve (tabiki) lületaşı ürünler mevcut. Hepsinin ayrı ayrı taştan, minicik dükkanları var. Ben burayı dolaşmayı da çok seviyorum.


                                              Lületaşından pipolar...

Veee bayıldığım avlu ve bahçesinin olduğu Kurşunlu Camii... Buradaki yeşilliğe oturup kitap okumak ahh ne güzeldir :)

  

Ve osmanlı evlerinin içi... Birkaç kare sizin için fotoğrafladım. Miniminnacık bir ev ama öylesine şirindi ki :)



Burası da cam sanatlarının satıldığı bir hediyelik eşya dükkanı. Ne kadar incelikle yapıldığını bilip de saygı duymamak mümkün değil. Daha önce de bahsetmiştim; camla takı tasarımı kursuna gittiğimde ne kadar zor ve incelik gerektiren bir sanat olduğunu anlamıştım. Camla yapılan takılar da çok hoş durur, kesinlikle tavsiye ederim :)


Vee gelelim Kentpark' ımıza ve yapay plajımıza :) Bunu duymuş muydunuz? Duymayanlar için söyleyelim; Eskişehir' de deniz yok demeyin, hem de parkın içinde... 




 Sanırım yaza hazırlık için suyunu boşaltmışlar. Kenarında bir de havuzu mevcut. Çoluk çocuk giriyor işte, onlara eğlence :)


Bu görünen ise; yine yapay gölümüz... Kenarında cafeler, yemeğinizi yiyip, kahvelerinizi yudumlamak için. Gölün içinde de kocaman rengarenk balıklar var, onları fotoğraflamayı unutmuşum ama insanların balıkları besleyişi çıkmış bu karede. Halbuki uyarı vardı; "Lütfen balıkları beslemeyiniz" diye :) Ama kimin umrunda, duba gibi yapmışlar balıkları da :) 

Meşhur Porsuk Barajı' mızı ve diğerlerini bir başka posta saklamak zorundayım. Çünkü ancak bu kadarını gezebildik. Ya da kalan yerleri de gidip, gezip görmenizi öneririm. Şimdilik hoşçakalın :)

21 Mayıs 2012 Pazartesi

HEDİYE ZAMANIIIIIII !!!

Hediye zamanııııı !!! Arkadaşlar Facebook' ta Minik Atölyem' i ekleyerek, sayfasında paylaşanlar çekilişe katılma hakkı kazanıyor ve hediyesini alıyorrrr :) Paylaş butonuna basarak, duvarınızda yer almasını sağlamanız gerekiyor. Zaten önceden eklemiş olanların ise; sadece duvarlarında paylaşmaları yeterli. HEDİYEMİZ; LACİVERT BROŞ VE GÖKKUŞAĞI KOLYE :)



KARIŞIK BİR İSTANBUL TURU

Bu zamana kadar İstanbul, benim için sadece gezmek için gelinecek bir şehirdi... İstanbul' da yaşama fikri bana çok uzaktı. Eşimin işi burda olunca, evlendikten sonra İstanbul' da yaşamaya başladım. Ne demişler; "doğduğun yer değil, doyduğun yer" diye. Çok doğru bir söz; insan mecbur kalınca özlemini, alışmışlıklarını, düzenini ve daha bir çok şeyi unutuverip, şuanki yaşamına konsantre oluveriyor. Sanki hiç doğduğun yerde yaşamamışsın, ya da bundan sonra İstanbul' dan başka bir şehirde yaşayamazmışsın gibi hissediyorsun. Daha önceki bir postumda da belirttiğim gibi, insanoğlu her şeye çok çabuk alışıyor. Bu iyi bir şey aslında...

Herneyse konuyu çok uzattım. Tamam itiraf ediyorum; ailemi özlüyorum ama farklı bir şehirde ailelerimiz yanımızda olmamasına rağmen, eşimin yanında dimdik durabilmek, en ufak bir zorluk karşısında mücadele edebilmek de bana gurur veriyor :)

Velhasıl kelam bahsetmek istediğim İstanbul' a alışma sürecim ve küçük İstanbul turlarımız... Haftasonu vakit bulabildikçe farklı yerleri görebilmek adına küçük turlarımız oluyor. Bunlardan biri; Sultanahmet...



  

 
Sultanahmet Camii' ne daha önce gitmemiş olmam çok büyük eksiklikti benim için. Sadece Sultanahmet değil, daha görmediğim bir çok cami ya da tarihi yerler var. Eşim zaman oldukça bu yerleri gezdirmeye çalışıyor saolsun. Caminin çok kalabalık olması çok hoşuma gitti. Bu kadar kalabalıkla namaz kılmak, ve böyle güzel, tarihi zengin bir camide bulunabilmek; insana apayrı bir his katıyor. Ve turistlerin bu kalabalığı oluşturduğunu düşünürken, daha çok bizim ülkemizin insanlarının olması da beni ayrı bir mutlu etti. Tam arkasında da Ayasofya var. Fakat giriş kişi başı 25 tl idi ve kapanmasına 45 dk kalmış olunca vazgeçtik. Bir dahaki sefere inşallah.

            

Annem bize geldiğinde gezdiğimiz karelerden bunlar. Sultanahmet meydanındaki bu dikilitaş, Eski Mısır Eseri. Mısır'dan çıkarılarak Dünya' nın pek çok yerlerine götürülen dikili taşlar olmuş. Bu Dikilitaş' ın İstanbul' a ne zaman geldiği bilinmiyor. Bilinen; bu taşın İstanbul' a geldikten sonra uzun süre yerde yatması. Taşın bugünkü yerine getirilmesi 3 gün, bulunduğu yere dikilmesi ise 32 gün sürmüş.
Dikilitaşın kaidesinde yer alan yazılarsa Doğu Roma İmparatorluğunda adet olduğu üzere Grekçe ve Latince yazılmış. Grekçe yazı bir anlatıcı ağzından şöyle diyor:
“Devamlı bir suretle yerde duran bu taşı dikme cesaretini İmparator Theodosius gösterdi ve yardımına Proclus çağrıldı. Bu şekilde otuz iki günde yerine dikildi.”



Gülhane Parkı... Tam lale festivalinin sonunda gidebildik. Lalaler o kadar canlı değildi ama rengarenk çok hoş gözüküyorlardı. Bu kadar büyük bir park da ilk defa görüyorum, yürü yürü bitmek bilmedi, ama etrafından dolaştığımız surlar da çok etkileyiciydi. O surların yumurta akları ile  örüldüğünü düşünmek ise bir mucize gibi geliyor bana. Osmanlı' nın zekası ve savaşma stratejilerinin bütün dünyayı etkilemesi boşuna değil gerçekten.

Gelelim Taksim turumuza... Taksime de merkezi olduğu için illa gidiliyor. Artık fazla sevmiyorum orasını; çünkü aşırı kalabalık ve sadece mağazalardan oluşan bir yer. Yalnız gittiğimiz bir cafe vardı manzarası müthişti. Konak Cafe...



Galata Kulesi' nin hemen altında kalıyor, güzel bi cafe. Manzaraya karşı sohbet de bir başka oluyo :)

Florya Sahil de sürekli gittiğimiz yerlerden biri... Evimize yakın olmasından dolayı sıklıkla gidiyoruz. Sahili ve denizin kokusu insanı dinlendiriyor gerçekten. Resmen insanın havası değişiveriyor deniz kokusunu alınca. Zaten iyot insana dinginlik verip rahatlatırmış. Tuz lambalarından almanızı tavsiye ederim. Yattığınız odada bulundurursanız çok faydasını göreceksiniz.

Bu da Florya sahilden bir kaç kare...








Güneş ve gün batımı... Kayalıklara oturup denizin huzur veren sesini ve kokusunu duymak isterseniz, buraya gidebilirsiniz. Haftasonları biraz kalabalık oluyor ama sahilin sonuna kadar yürürseniz kalabalık azalıyor.

Benden şimdilik gezi postu bu kadar. Yarın memleketim Eskişehir ile ilgili postum gelecek. Eskişehir' i merak edenler ve gitmeyi düşünenler için, takipte kalın :)


















8 Mayıs 2012 Salı

TATİL: İHLAS ARMUTLU TATİL KÖYÜ:)

Öncelikle hepinize merhaba. 3 günlük tatil sonrasında enerji doluyum:) Tatil nasıl geçti diyenlere; 'tatil güzel olmaz mı?' diyorum. Hafta sonu eşimle, Bursa-Yalova' ya bağlı İhlas Armutlu Tatil Köyü' ndeydik. İslami bir otel olması ayrıca tercih sebebimizdi. Çok çok rahat ettik. Diğer tercih sebebimiz ise; termal suyunun bulunması. Hem de bütün odalarda termal sudan yararlanabiliyorsunuz. Ve gerçekten şifalı suyun cildinize, ağrıyan yerlerinize, vs. iyi geldiğini hissedebiliyorsunuz. Her kesimden insan vardı. Daha çok yaşlı ve orta yaş kesimin çoğunlukta olduğu bir yer olacağını düşünmeme rağmen;  gençler ve çocuklu aileler de şifalı suyun keyfini çıkarmaya gelmişti.
Öncelikle odaların manzarasını sizinle paylaşmak istiyorum. Bu manzarayı gördükten sonra eminim sırf huzur bulmak ve yorgunluğunuzu atmak için buraya gitmeyi isteyebilirsiniz. Oda dediğime bakmayın, burası 1+1 bir ev resmen. Mutfağında kap kacağı,ocağı,çatal kaşığı, ihtiyacınız olabilecek ana gereçlerin hepsi var. Örneğin marketten kahvaltılıklarınızı alıp, balkonunuzda bu harika manzaraya karşı kahvaltınızı yapıp, çayınızı yudumlayabilirsiniz.


Çocuklar için her yerde park alanları...

Üstelik fiyatları da gayet uygun. Balkonlu ve balkonsuz oda fiyatları değişmekte; fakat arada çok az bir fiyat farkı var. Kesinlikle balkonlu olanları tavsiye ederim:)

Yemek yemek için piknik alanı gibi bir restaurant. Kasıntı bir ortam değil, her şey rahat, bence en güzeli de buydu:)

Otelin içini küçük bir şehir yapmışlar adeta. Marketinden, kuruyemişçisine; kitapçısından, çay bahçelerine, piknik alanlarına kadar her şey var. Ayrıca lunaparkı, gokart pisti, basket ve futbol sahaları, atv arabaları, bisikletler....



Biz bisiklet turu yapmayı tercih ettik. Arkası vagonlu, çocuğunuzu taşıyabileceğiniz, ya da eşinizle pedal çevirebileceğiniz çiftli bisikletler de mevcut:)

Bu da bisiklet turu yorgunluğundan sonra, marketten alışverişini yapıp evin yolunu tutan minik atölyem:) Ve lojmanların dıştan görünümü...

Eğer buraya gitmeye karar verirseniz; Bursanın küçük ilçelerini de dolaşarak gitmenizi öneririm. İstanbul' da yaşayanlar için idobus acayip rahatlık. 1 saat 50 dk da Bursa' da oluyorsunuz. Biz Güzelyalı' da inip, Mudanya' yı da gezdik. Şirin bir deniz kenarı kasabası adeta. Ayrıca Gemlik'ten geçerek oraları da görmüş olduk. Tatilimizin son gününde Bursa' da da biraz dolaşarak 3 günlük tatilimizi sonlandırdık. Evet 3 güne baya bir şey sığdırmışız:)

Sizin de böyle taavsiye edebileceğiniz yerler varsa paylaşmanızı istiyorum. Tatili kim sevmez ki =)))

3 Mayıs 2012 Perşembe

GERİ SAYIM...

İndirimden yararlanma fırsatını yakalayacak son 9 kişi... Bence bu fırsatı kaçırmayın çünküüüüü haftaya etekler geliyorrrrr:) Şifon etekler, kalem etekler ve zevkinize göre kumaş seçenekleriyle. Takipte kalın!!! İndirim kampanyamızla ilgili link; işte burada. Sadece bunun için değil; bloğumuzda da sohbetlerimizi kurmak, yorumlarımızı tartışmak, hatta birbirimizden bir şeyler öğrenerek blog sayfalarımızı zenginleştirmek için uğraşalım istiyorum.Yeni bir blog yazarıyım; paylaşımlarınızı bekliyorum.