21 Mayıs 2012 Pazartesi

KARIŞIK BİR İSTANBUL TURU

Bu zamana kadar İstanbul, benim için sadece gezmek için gelinecek bir şehirdi... İstanbul' da yaşama fikri bana çok uzaktı. Eşimin işi burda olunca, evlendikten sonra İstanbul' da yaşamaya başladım. Ne demişler; "doğduğun yer değil, doyduğun yer" diye. Çok doğru bir söz; insan mecbur kalınca özlemini, alışmışlıklarını, düzenini ve daha bir çok şeyi unutuverip, şuanki yaşamına konsantre oluveriyor. Sanki hiç doğduğun yerde yaşamamışsın, ya da bundan sonra İstanbul' dan başka bir şehirde yaşayamazmışsın gibi hissediyorsun. Daha önceki bir postumda da belirttiğim gibi, insanoğlu her şeye çok çabuk alışıyor. Bu iyi bir şey aslında...

Herneyse konuyu çok uzattım. Tamam itiraf ediyorum; ailemi özlüyorum ama farklı bir şehirde ailelerimiz yanımızda olmamasına rağmen, eşimin yanında dimdik durabilmek, en ufak bir zorluk karşısında mücadele edebilmek de bana gurur veriyor :)

Velhasıl kelam bahsetmek istediğim İstanbul' a alışma sürecim ve küçük İstanbul turlarımız... Haftasonu vakit bulabildikçe farklı yerleri görebilmek adına küçük turlarımız oluyor. Bunlardan biri; Sultanahmet...



  

 
Sultanahmet Camii' ne daha önce gitmemiş olmam çok büyük eksiklikti benim için. Sadece Sultanahmet değil, daha görmediğim bir çok cami ya da tarihi yerler var. Eşim zaman oldukça bu yerleri gezdirmeye çalışıyor saolsun. Caminin çok kalabalık olması çok hoşuma gitti. Bu kadar kalabalıkla namaz kılmak, ve böyle güzel, tarihi zengin bir camide bulunabilmek; insana apayrı bir his katıyor. Ve turistlerin bu kalabalığı oluşturduğunu düşünürken, daha çok bizim ülkemizin insanlarının olması da beni ayrı bir mutlu etti. Tam arkasında da Ayasofya var. Fakat giriş kişi başı 25 tl idi ve kapanmasına 45 dk kalmış olunca vazgeçtik. Bir dahaki sefere inşallah.

            

Annem bize geldiğinde gezdiğimiz karelerden bunlar. Sultanahmet meydanındaki bu dikilitaş, Eski Mısır Eseri. Mısır'dan çıkarılarak Dünya' nın pek çok yerlerine götürülen dikili taşlar olmuş. Bu Dikilitaş' ın İstanbul' a ne zaman geldiği bilinmiyor. Bilinen; bu taşın İstanbul' a geldikten sonra uzun süre yerde yatması. Taşın bugünkü yerine getirilmesi 3 gün, bulunduğu yere dikilmesi ise 32 gün sürmüş.
Dikilitaşın kaidesinde yer alan yazılarsa Doğu Roma İmparatorluğunda adet olduğu üzere Grekçe ve Latince yazılmış. Grekçe yazı bir anlatıcı ağzından şöyle diyor:
“Devamlı bir suretle yerde duran bu taşı dikme cesaretini İmparator Theodosius gösterdi ve yardımına Proclus çağrıldı. Bu şekilde otuz iki günde yerine dikildi.”



Gülhane Parkı... Tam lale festivalinin sonunda gidebildik. Lalaler o kadar canlı değildi ama rengarenk çok hoş gözüküyorlardı. Bu kadar büyük bir park da ilk defa görüyorum, yürü yürü bitmek bilmedi, ama etrafından dolaştığımız surlar da çok etkileyiciydi. O surların yumurta akları ile  örüldüğünü düşünmek ise bir mucize gibi geliyor bana. Osmanlı' nın zekası ve savaşma stratejilerinin bütün dünyayı etkilemesi boşuna değil gerçekten.

Gelelim Taksim turumuza... Taksime de merkezi olduğu için illa gidiliyor. Artık fazla sevmiyorum orasını; çünkü aşırı kalabalık ve sadece mağazalardan oluşan bir yer. Yalnız gittiğimiz bir cafe vardı manzarası müthişti. Konak Cafe...



Galata Kulesi' nin hemen altında kalıyor, güzel bi cafe. Manzaraya karşı sohbet de bir başka oluyo :)

Florya Sahil de sürekli gittiğimiz yerlerden biri... Evimize yakın olmasından dolayı sıklıkla gidiyoruz. Sahili ve denizin kokusu insanı dinlendiriyor gerçekten. Resmen insanın havası değişiveriyor deniz kokusunu alınca. Zaten iyot insana dinginlik verip rahatlatırmış. Tuz lambalarından almanızı tavsiye ederim. Yattığınız odada bulundurursanız çok faydasını göreceksiniz.

Bu da Florya sahilden bir kaç kare...








Güneş ve gün batımı... Kayalıklara oturup denizin huzur veren sesini ve kokusunu duymak isterseniz, buraya gidebilirsiniz. Haftasonları biraz kalabalık oluyor ama sahilin sonuna kadar yürürseniz kalabalık azalıyor.

Benden şimdilik gezi postu bu kadar. Yarın memleketim Eskişehir ile ilgili postum gelecek. Eskişehir' i merak edenler ve gitmeyi düşünenler için, takipte kalın :)


















2 yorum:

  1. merhaba ben blogger cafede konuk yazar tokideki ses senin postunuda görünce başlığı dikkatimi çekti ben daha önce hiç istanbula gitmedim gitmek bir türlü nasip olmadı. Ama bu sefer bayramın 3. günü eminönündeki öğretmen evinden yer ayırttık gideceğim Allah nasip ederse o yüzden senin bu postun bana çok faydalı oldu:) teşekkürler.
    bu arada bloğunu izlemey aldım. bundan sonra takibimdesin.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. hoşgeldin bloğuma öyleyse :)
      faydalı olduysam ne mutlu bana.
      bikaç istanbul turu daha var bloğumda.
      ayrıca ne tarz yerlere gitmeyi düşünüyorsan,
      yardımcı da olurum.
      eşim ist u iyi bilir,
      ondan alırım tiyoları:)
      şimdiden iyi tatiller dileyeyim...:)

      Sil