Bu post tamamen düşünülmeden, konunun nereye geleceğini planlamadan yazıldı. ve başlığı sonradan atıldı. kitaplardan, ondan bundan bahsederken; bir bakmışım örtünme hikayemi anlatıvermişim :) sizlerle konuşur gibi, iç döker gibi, sanki en yakın arkadaşımla sohbete dalıp sabahlamak gibi... buyrun sohbetimize...
Zaman zaman 
kitapyurdu.com dan bir sürü kitap sipariş ederim, mis gibi yepyeni kitaplarımın da gelmesi için sabırsızlanırım. kitaplığımı oluşturmak çok hoşuma gidiyor. evimizde minik bir kitaplığımız var şimdilik. onun zamanla dolduğunu görmek yetiyor bana. çünkü okuduğum her bir kitap, sanki ayrı bir dönemimi anlatıyor ve hepsinin içinde kayboluşlarım, kendimden bir şeyler buluşlarım ya da içindeki karakterleri hayal dünyamda canlandırarak kitaba dahil oluşlarım geliyor aklıma. elimin değdiği her bir sayfa, sanki kitabın bir sene daha yaşlandığını hissettiriyor bana. ve ilerde Allah nasip ederse; belki çocuklarımın da okuyacağı bu kitaplar, onlarla yaşıt olacak ve anne babalarının ellerinin değdiği o sayfalar, belki de çok farklı hayallere, değişimlere sürükleyecek onları.
 
başkalarından alarak okuduğum kitapları dahi, sonrasında alarak kitaplığıma eklemeye gayret ediyorum. ayrıca kitapların kapak sayfaları çok dikkatimi çekiyor. bir ara en beğendiğim kitap kapaklarını sizlerle paylaşmak isterim. en son verdiğim sipariş; dini kitaplar üzerineydi. aslında burada belkide kısaca paylaştığım bir şey var. ben daha çok yeni örtülüyüm. henüz örtüneli 6-7 ay kadar oldu. ve yakın çevrem olsun, yeni tanıştığım insanlar olsun bu konuda çok şey soruyorlar. en çok da 'nasıl karar verdin ve nasıl cesaret edip bir anda örtünebildin?' diye. aslına bakarsanız; küçük yaşta (belki aileden öyle gördüğü ya da buna yöneltildiği için olabilir) örtünenler, sanırım sizin işiniz daha kolay. çünkü ergenliği geçip, ilerleyen yaşlarda örtünmek istediğiniz zaman; nefsinizle kıyasıya bir mücadeleye giriyorsunuz ve ne yalan söyleyeyim ağır bastığı zamanlar da çok oluyor. her ne kadar örtünmeden önce, kılık kıyafetlerinize dikkat etseniz de, namazınızı kılmaya çalışsanız da; örtü apayrı bir şeymiş gibi geliyor. örtünene kadar geçen süreç; tamamıyle casaret gerektiren ve nefsinle sürekli diyalog halinde olduğun bir dönem. bütün hissettiklerimi açıkça yazacağım; çünkü biliyorum ki bir çoğunuz var bu durumda olan, benim yaşadığım iç savaşı yaşayan, biliyorum.
öncelikle her kadının uğruna mücadele verdiği saçları... evet, saç bir kadını büyük değişimlere götürebiliyor ama Kur'an- ı Kerim' de geçen; saçımızın bir telinin dahi gözükmemesi gerektiği, gibi bir ibare varken ve bunu içten içe her fırsatta düşünmeye yoğunlaştığınız zaman; saçınla başınla uğraşasın dahi gelmiyor. evet, ben de saçlarımı çok sevenlerdenim ve bu konuda da şöyle düşündüm; 'ya saçlarım olmasaydı?'. neden başkalarına beğendirmek, Allah' a kendini beğendirmekten daha önemli olsun ki? bu aşamayı bu şekilde geçtim, sıra geldi kılık kıyafete. yaz sıcakları gelecek, tamam yarım kollu kıyafetlerden alışkınım zaten, ee bol upuzun etekleri de seviyorum; ama ya örtü? 'yazın sıcağında saçlarını toplar çıkarsın dışarı; ama örtü ya çok bunaltırsa ya yapamazsam, mücadele edemezsem o sıcaklarla?' cehennem ateşinden daha sıcak olamaz ya!
geldik son aşamaya; herkesin tepkileriyle tek tek karşılaşmaya. verdiğin savaşın kahramanı olmaya son bir adım kaldı. duygularına gem vur, sen örtünmek için onca yollardan geçtin, onca mücadeleler verdin; senin yaptığını başaramayan birinin iki dudağından dökülen olumsuz bir söz mü seni üzecek yoksa hesap günü Rabbinin 'neden benim sevgimi kazanmaktansa; onların sevgisini kazanmayı seçtin?' demesi mi?
örtündüm, çıktık. o gün Ankara' ya gidecektik eşimin ailesini ziyarete. orda bir gün kalıp, sonra da Eskişehir' e benim ailemi ziyerete gidecektik, hepsine sırayla süpriz yapacaktık. evet; ailem de dahil kimsenin haberi yoktu örtüneceğimden.ailelerimiz çok sevindi, annemin gözleri doldu, sarıldık ağladık. ve inanır mısınız bir kişi bile yadırgamadı, hatta farketmeyen akrabalar dahi oldu; sonrasında çok güldük; 'ama sen sanki hep kapalıydın gibi geliyor bana, hiç yadırgamadım' diyenler oldu. herkes çok yakıştırdı, çok mutlu oldular. ama bende öyle bir cesaret oldu ki, örtündüm, çıktım ve dimdik herkesin karşısındaydım, kendimle gurur duyuyordum başardığım için. aslında başarı kelimesi de anlamsız biliyor musunuz, çünkü cesaret edememek gibi bir şey söz konusu olamazmış, olmamalı da. öyle rahatladım ki, üzerimden öyle büyük bir yük kalktı ki anlatamam. abartılacak bir şey yokmuş inanın. örtünmeyü düşünen arkadaşlarlara sesleniyorum; eğer istiyorsanız hiç düşünmeyin derim. göreceksiniz ki herşey çok daha güzel olacak. insanların size karşı takındıkları üslup bile değişiyor. kötü anlamda mı; hayır. aksine çok daha saygılı yaklaşıyor herkes, biri size elini uzatırken bile çekiniyor, sizi önemsiyor ne der nasıl davranır, elimi uzatsam tokalaşır mı tokalaşmaz mı ve en çok rahatladığım konulardan biri de bu oldu diyebilirim. önünüze gelen herkesle tokalaşmak zorunda kalmıyorsunuz.
her neyse dediğim gibi, benim için hem bir çok şey değişti hem de çoğu şey aynı kaldı. yani önceki yaşantıma, arkadaşlıklarıma aynı yerden devam ediyorum. her şey rutin bir şekilde işliyor, bir sorun yok Allah' a şükür. çünkü ben yine aynı ben' im ve değişen sadece dış görüntüm.
ailelerimizde ne kadar görsek de örtünmemiz gerektiğini, bu konuda asla zorlanmadık. tamamıyle kendi isteğim. hatta çok soran oldu, eşin mi istedi diye. çünkü evlendikten 4 ay sonra örtündüm ben. doğal olarak insanların aklına ilk gelen bu oldu :) hayır, bu konuda eşim sadece destek oldu bana. hem de öyle destek oldu ki; Allah örtünmemle beraber ibadetlerimin sevabı kadar sevap da ona yazsın. Allah razı olsun kendisinden. bana söylediği tek şey şuydu, o da örtündükten sonra söyledi bunu. 'evet, ben seni örtünmek için uyarmakla mükelleftim dinimiz gereği; ama Allah senden razı olsun ki bunu bana bir kez bile söyletmeden kendi rızanla yaptın'. işte tüm bunlar benim için yeterliydi...

 
                                                          
nereden nereye geldim kitaplardan bahsediyordum, konuyu bağlamak için 
neler neler de anlattım öyle :) ama örtünmek isteyen arkadaşlara bir 
vesile olabilirsek bile ne mutlu bizlere. bu konuda da maillerinizi 
cevaplayarak yanınızda olmaya, destek olmaya hazırım bilesiniz :) ayrıca
 örtünmek isteyen güzel arkadaşlarıma bu süreçte okumalarını önereceğim 
bir kitap var: 'Her Kadın Örtünmek İster'. kesinlikle sizi etkileyecek bir kitap, tavsiye ederim.
diyeceğim o ki yeni örtündüğüm için bu konuda soru soran çok oluyor. 'nasıl karar verdin?, ne hissettin?' vs. vs... ben de sadece kendi hislerimden yaşadıklarımdan bahsedebiliyorum ama daha detaya inemiyorum. ya da karşımdakinin içinde olan o kıvılcımı nasıl ateşleyebileceğimi bilemiyorum. bu yüzden bu konuda bir kaç kitaba ihtiyacım vardı. çünkü istiyorum ki vesile olabileyim bir kişiye daha. inşallah en kısa zamanda bu kitapları okuyup, sizlerle de düşüncelerimi paylaşırım. daha da lafı uzatmadan işte 
kitapyurdu.com dan aldığım kitaplarım.
 
Allah' a emanet olun...
"Kadının yabancı erkekler yani mahremi olmayan erkekler karşısında örtmesi gereken yeri yüzü, el ve ayakları hariç bütün vücududur. 
Başörtülerini yakalarının üzerine örtsünler. Kocaları, babaları... hariç başkasına ziynetlerini göstermesinler.
Erkeğin ve kadının namus ve iffetlerini korumaları ve kadının örtünmesi 
gereğinden söz eden bu âyetlerde, örtünme için belli bir şekil şartı ve 
model önerilmediği görülür. Bu sebeple de Kur'an'ın bu anlatımından yola
 çıkarak kadınların ancak çarşaf ve peçe ile dışarı çıkabileceği, 
yabancı erkeklerin yanında ağız ve burnunu örtmesi, hatta bir gözünü 
kapatması gerektiğini söylemek isabetli olmaz. Dikkat edilirse konuyla 
ilgili Kur'an âyetleri, kadın ve erkeğin fitneye ve şüpheye sebep 
olmayacak, karşı cinsin arzusunu kışkırtmayacak, ağır başlılığını 
koruyacak tarz ve biçimde örtünmesini istemektedir. Bundan, vücut 
hatlarını gösterecek kadar dar ve ince elbiselerin giyilmesinin doğru 
olmadığı sonucu çıkar. Buna karşılık erkeklerin şalvar, kadınların 
etekleri yerlerde sürünen uzun etek ve pardösüler giymesi dinin gereği 
olarak değil de kişisel tercih ve zevk olarak görülmelidir. 
Hz. Peygamber'in sünnetinde de örtünmenin dinî ve ahlâkî cephesi sürekli
 vurgulanmış, giyim ve kuşamda sadelik, tabiilik ve temizlik tavsiye 
edilmiş, elbisenin vücudun hatlarını belli etmemesi ve içini 
göstermemesi üzerinde durulmuş, cinsler arası farklılık ve diğer din 
mensuplarına benzememe ilke olarak benimsenmiş, erkek ve kadının örtünme
 sınırlarıyla ilgili olarak da fıkıh doktrinindeki görüşlere kaynaklık 
yapacak birtakım ölçü ve açıklamalar yer almıştır.
Hz. Peygamber ve Hulefâ-yi Râşidîn döneminden itibaren de, müslümanlar, 
aralarında ayrıntı sayılabilecek bazı farklılıklar bulunmakla birlikte 
Resûlullah tarafından getirilen ölçü ve açıklamaları bütün asırlarda ve 
bölgelerde belli hatlarıyla korumuş ve yaşatmışlar, örtünmeyi ahlâkî ve 
insanî olduğu kadar dinî bir vecîbe olarak da görmüşlerdir. Örtünmenin 
iffet ve namusu korumak, tanınmayı ve incinmemeyi sağlamak gibi bazı 
hikmetleri, yani olumlu sonuç ve yararları bulunduğu doğru olsa bile 
örtünme vecîbesinin böyle bir gayeye kilitlenerek açıklanması, bu 
gayenin bulunmadığı veya başka yollarla elde edildiği durumlarda 
örtünmenin gerekmeyeceği görüşü doğru olmaz. Bunun için de, şekil ve 
ayrıntı yönüyle mahallî ve kültürel bazı özellikler ve farklılıklar 
taşıması dinen müsamaha ile karşılanmış olsa bile, esas itibariyle 
örtünmenin dinin emri ve gereği olduğu hususunda müslümanlar arasında 
bir görüş ayrılığı zuhur etmemiştir. "
(koyu renkli açıklamalar diyanet işlerinin sitesinden alıntıdır)