6 Eylül 2012 Perşembe

TATİL-3 : DATÇA-PALAMUTBÜKÜ-KNİDOS

Gittiğiniz tatil yerinin civarlarında gezilip görülecek yerler varsa; oralara kadar gitmişken en küçük yerine bile gidip oraları da görün derim. Ege aşığı olanları anlamazdım, abartıyorlar derdim ama hakikaten haklılarmış. Denizi, havası, evlerinin benzer ve iç açıcı oluşu insana huzur veriyor.

Yeni Datçayı çok beğendiğim söylenemez; ama aksine Eski Datça' ya bayıldım. Gerçi orasıda birkaç sokaktan ibaret ama havası, tarihi çok farklı. Buyrun fotoğraflarla beraber gezelim Eski Datça' yı.


Ege' nin hemen her yeri bu begonvillerle kaplı. Zaten pembiş pembiş sadece bunlar insanın içini açmaya yetiyor. Burası bir otel miydi neydi anlayamadım, arabayla geçerken çekmiştim.


Bakar mısınız harika sokaklar... Bu tarz yerlere bayılıyorum işte, eski sokaklar, kenarlarda el sanatları yapıp satan dükkanlar, standlar olacak. Onlar da var, burası tam benlikti anlayacağınız...



Ben meraklı gözlerle bakınırken. Ama o harabe evin içinde korkunç şeyler vardı. Duvarlarında korkunç insan figürleri, değişik resimler vardı. Yeni yapılmış bir şeydi belli. eskiye ait değildi. Tırsak ben uzaktan uzaktan bakıyorum, yanaşamadım bile :)

Yine el sanatlarının olduğu standlar...

 Bu kapı da ilgimizi çekti, değişikti. Egenin meşhur mavi beyazını her yerde görebilmeniz mümkün.

Gelelim Palamutbükü' ne. Burası da netten gezilecek yerler diye araştırırken bulduğumuz bir yer. Uzunca bir sahilden ibaret. Arabayla giderken yukarıdan çektiğim manzarası. Yine Ege' de böyle kocaman adaları görmek  mümkün.


Burasının değişik bir havası vardı. Açıkçası sıkıcı bir yer gibi geldi bize. Deniz dışında pek bir özelliği yok.



O yüzden fazla da foto çekinmemişiz. 

Geçelim Knidos' a. Aklıma geldikçe "vuuuuwww" diyorum :) Nasıl bir yoldan gittik oraya inanamazsınız. Uçurumun dibi ve çok ıssız yollar. Bir elim arabanın kapısına yapışmış vaziyette, bir taraftan eşime ' Bak Allah muhafaza denize düşersek şöyle yap böyle yap, camları kapatmak gerek su girmesin içeri boğuluruz' falan. Eşim de ' Tam tersine camların açık olması lazım ki içerde hava birikirse araba şişer kapılar da açılmaz. Hem camdan çıkmak kolay olur'. diyor falan Allah' ım ya muhabbete bakar mısınız :) Benim yükseklik korkum var arkadaşlar, biri cam silerken bile biraz fazla eğilsin ağlarım ben nolur yeter gir içeri diye :) Ama kamıkaziye defalarca binmiş bir insanım aynı zamanda, bu nasıl bir korku anlayabilmiş değilim :) Ama şimdi o kadar cesaretim yok, gençlikte kaldı hepsi ahh ahhh yaşlandık gelemiyorum böyle şeylere :) Velhasıl kelam yollar kötüydü ama ben de fazla abartmış olabilirim. Git git bitmek bilmeyen bir yoldu. Daha yolda başlıyordu Yunanlılardan ya da bizlerden kalma tarihi yıkıntılar. Buyrun Knidos' u siz de görün, ben çok etkilendim.



İskenderiye Feneri’nin mimarı Sostratos burada yaşamış. Ve daha pek çok bilim ve sanat adamı. Doktor Euryphon ve öğrencileri zamanının ikinci büyük tıp okulunu Knidos’ta kurmuşlar. Biri 20.000, diğeri 5.000 kapasiteli iki tane tiyatrosu var. Ve tiyatrolar hep denize nazır yerlere inşa edilmiş. İnsanlar tiyatro izlerken, bir yandan da denizi seyretmişler demek :)



Ören yeri gezisinin ilginç noktalarından biri de Mevsimleri ve zamanı gösteren güneş saati. En tepede Apollon Tapınağı var ve kent oraya doğru bir tiyatro gibi yükseliyor.

Şu manzaraya bakar mısınız öyle güzel bir koya yerleşmiş ki adamlar, oralarda yaşayan, yürüyen insanları hayal edince çok etkilendim. 



Resmen kalp yapmış adamlar :)



Öyle bir rüzgarı var ki yürümekte bile zorlandık ki, şalım değişik bir hal almış gördüğünüz üzere... 

Gişeden (08:00’den günbatımına kadar açık) girer girmez sağınızda iyi durumda bir Hellenistik tiyatro, solunuzda yatların demirlediği güney limanı var. 

Ve sanırım Datça' dan Knidos' a yine tekne turları oluyor.

Tahmin ediyorum ki buralarda geniçce caddeler vardı. Zaten kocaman merdivenlerinin olduğu belli. Oralarda asiller yürüyordu besbelli. Çıplak Afrodit heykeli ise Knidos' un turizm gelir kaynağıymış o zamanlarda. Herkes onu görebilmek için gelirmiş. Ama sonradan ekonominin bozulmasıyla heykeli satmaya kalkmışlar; fakat halk buna tepki göstermiş. İmparator, heykeli tapınaktan söktürüp İstanbul’daki Lausos Sarayı’na götürür. Afrodit heykelinin, M.S. 5. yüzyılda çıkan bir yangında yok olduğuna inanıldığı gibi, Bizanslılar tarafından parçalandığına inananlar da var.

Nette sonradan okuduğum yorumlara göre; zekice planlanmıştır; çünkü askeri liman kolay fark edilmeyen, neredeyse kapalı bir daire konumundadır, ticari limansa ulaşımın kolay sağlanacağı, ucu açık konumdadır.

Ekşi sözlükte ise biri şöyle bahsetmiş Knidos' tan; "Knidos yıkıkdır(harabedir), ıssızdır, yakınlarında ne bir köy, ne de bir insan vardır. Fakat yaşayan bir kentten daha canlı;daha anlamlı ve derindir. Çağ çağı siler, zaman zamanı söndürür. Ama burada çağların silemeyeceği, zamanların söndüremeyeceği bir güzellik var. Burası harabe değil cennet yıkıntısı... "

Nedendir bilmem ama gerçekten insanı etkileyen bir tarafı var burasının. Gezilip görülecek yerlerden biri diye düşünüyorum. Yarın son gezi postumla yine burada olacağım. Görüşmek dileğiyle... :)


8 yorum:

  1. desene güzel bi tatil yaptın :))
    Datça süpermiş...
    çok beğendim fotoları...
    sevgiler...

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. çok şükür evet cnm
      tatilimiz güzeldi.
      tek bir yere bağlı kalmayıp,
      sürekli gezdik.
      çok saolasın;
      sevgiler benden olsun :)

      Sil
  2. knidos gerçektende etkileyici bir yere benziyor şahsen oraları bende görmek isterim.
    sevgiler.

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. tavsiye ederm cnm,
      değişik yerler.
      sevgiler benden :)

      Sil
  3. 1 elbiseeeen cok yakışmış ohh miss
    2 taştandan kalp dedikleri seyi bulmuşsunuz :)
    3 gezmeleriniz mutluluğunuz daim olsun inşallah cancazım ;)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. 1 teşekkür ederm şekercim
      2 Allah kimseye taştan kalp vermesin
      3 amin inşallah :))))

      Sil
  4. Datça güneşiyle deniziyle sokaklarıyla muhteşem. ama eski Datça bambaşka :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. datçayı çok ayrıntılı gezme fırsatımız olmadı maalesef :(
      ama bence de eski Datça apayrıydı.
      egenin her yerinde deniz harikaymış gerçekten :)

      Sil